27 Haziran 2016 Pazartesi

OYUN

Oyun bulma konusunda hiç yaratıcı değilim. Bu konuda, yetenekli olmayı çok isterdim. Evde kullanılmayan herhangi bir eşyayla saatlerce oynanmasını sağlayan annelerin önünde saygıyla eğiliyorum... ;) Ben kopyacı bir anneyim. Çok oyun araştırıyorum. Ne yazık ki, kızım, süzgeçe kürdan takmaktan, bardaktaki nesneleri kaşık yardımıyla boş bardağa taşımaktan ... vs hiç mi hiç zevk almadı. Oyun bulabilmek için birçok facebook ve instagram sayfalarından esinlenmeye çalışan ancak yaranamayan benim gibi başka anneler var mı çok merak ediyorum. Erken aylarda konuşmasının avantajını her konuda olduğu gibi bunda da yaşadım. Mina, benim sunduğum oyunları sevmiyor ama sunduğum metaryelleri, zevk alacağı şekilde oyuna çevirebiliyordu. 18 aylıkken tanımadığı nesneleri ağzına atmayı bıraktı. Bunu çok kez test edip emin olduktan sonra oyun hamuru vazgeçilmez oyuncağımız oldu. Kumla oynamayı çok sevdiği için yeri geldi bir kavanoz pirinç kum oldu. Şuan 2 yaş sendromunun bir parçası olan annenin sabrını zorlama konusunu, ağzına birşey atıp "bak anne ben ne yiyorum -çöp-" desede, gözetim altında tutup önemsemediğimi göstererek çözüyorum. Parmak boya da, en az hamur kadar vazgeçilmezimiz. Giysiden ve mobilyadan kolay çıksada, kat kat boyayı kuruyan parmaklardan çıkarmak oldukça uğraştırıyor. Mina, bir su kuşu. :) küçük bir leğeni biraz suyla doldurup içine top yerine, plastik ördeklerini attım mı değmeyin keyfine. Ördeklerini "bıcı" yapıyormuş. :)) Soğuk havalarda uzun süre parklarda oynayamadığımız için bu kuzu nasıl mı enerji atacak? Küçüklüğümüzü hatırlayalım hemen. Büyükçe bir minder ya da yaylı yatağı dayardık koltuğa, oldu mu sana mis gibi kaydırak ;) İnanılmaz enerji attırıyor, tavsiye ederim. Biraz daha oyuncaklara hevesinin arttığı bu aylarda çocukluk ganimetlerimi çıkartıp tepkisini ölçmek istedim. Birkaç gündür heyecanla oynuyor. Evcilik ve doktorculukta oynuyoruz ama eski oyuncaklarını kaldırdım. Unutup, yeniden görünce daha kıymetli oluyor. Gördüğünüz gibi bizim oyunlarımız oldukça basit. Ya sizin oyunlarınız nasıl? Bize ilham kaynağı olmak ister misiniz? O zaman bekleriz efendim. Sağlıkla ve oyunla kalın...




23 Haziran 2016 Perşembe

Atopik Dermatit (Bebek Egzaması) ile Yaşamak

Gece yine kaşınma seslerine uyandım. 9 aydır hayatımızda yoktu. Çok şükür bitti demiştim ama görüyorumki mücadelemiz yeniden başlıyor. Biz, atopik dermatitle 3 aylıkken tanıştık. Birkaç ay, çocuk doktorumuzun verdiği alerji damlalarını kullandık. Bir süre sonra yeterli gelmemeye başladı ve kızarıklıklar tüm vücudunu kaplamaya başlayınca dermatoloğa başvurduk. Teşhis koydu ve kortizonlu bir karışım hazırlattı. Çocuğuna ateşi 38,5 dereceyi geçmeden ateş düşürücü vermeyen ve antibiyotik kullanmadan yaşamaya çalışan benim için "kortizon" çok ürkütücü bir kelimeydi. Her zaman yaptığım gibi kullanmadan önce çocuk doktorumuza danıştım. Bu tip karışımlarda çok az miktarlarda kullanıldığını söyleyerek beni rahatlattı. Yine de gönülsüz kullandım ama mecburdum. Maalesef, atopik dermatite ilaç tek başına kökten çözüm oluşturmuyor. Alerjik bir deri hastalığı olduğu için etrafınızdaki tüm alerjenlere de savaş açmanız gerekiyor. Dermatolog bizi bunlar içinde yönlendirerek, ilacı minimum düzeyde kullanmamızı sağladı. Biz neler yaptık; - Yün yorgan, yastık ne varsa onların yerine pamuk olanları tercih ettik. - Bütün peluş oyuncak ve giysileri evimizden uzaklaştırdık. - Halılarımızı antibakteriyel olanlarıyla yeniledik. - Arabamızı tozlara karşı sıklıkla yıkattık. - Terlemek, bu hastalığın en sevdiği şeylerden biridir. Kış aylarında bile sürekli yıkadık. Kesinlikle ılık suyla. Sıcak suyunda atopik dermatiti azdırdığını bilmekte fayda var. - İlacı minimum düzeyde kullanmak için eczanelerde satılan atopikli bebeklere özel üretilen şampuan ve losyonunu kullandık. Biz Mustela tercih ettik ve memnun kaldık. Evet fiyatları biraz yüksek ama hem ilacı minimuma indiriyorsunuz hemde 6 ay kullanıyorsunuz. - Yedirdiklerime çok dikkat ettim. Alerjen olmayan besinleri bile her ihtimale karşı birer hafta keserek yeniden verdim. Bir defa alerji yapmadı diye besinler konusunda rahat davranmamak gerekiyor. Geçen sene rahatlıkla tükettiğimiz çileği, bu sene maalesef yiyemiyoruz. - Emzirmenin kesilmesinden sonra da oldukça azalıyor çünkü annenin yedikleri de alerjik bünyeli bebekleri oldukça etkileyebiliyor. Dilerim, faydalı olabilmişimdir. Alerji ve diğer hastalıklarla savaşan bebeklere şifa diliyorum. Sağlıkla kalın.

22 Haziran 2016 Çarşamba

Hoppala Park, Cuppala Yatak

Mina öğlen uykusunu çok seviyor ve çok uzun uyuyor. Hal böyle olunca gece çok geç yatıyor. Doğduğundan beri uykuya direnmek en büyük problemimizdi. Neyse ki, çözüldü. Bu konuyu bir gün yazacağım. Mevsimin avantajını kullanıp, enerji patlaması yaşayan bu kuzuyu sürekli açık hava parklarına götürüyoruz. Bugünde zıplamayı çok sevdiği için trambolin deneyimi yaşatmak istedik. Zıplamaya doyamadı. Eve getirir, getirmez yatağına koyduk mışıl mışıl uyudu ;)

21 Haziran 2016 Salı

Terribletwo, Too Terrible...!

Uykusuzluk, 2 yaş sendromu, diş, yeme problemleri, annenin kendine özel yeterli vakti ayıramaması... Ve daha birçok şey sıralayabilirim. Hepsi bizde de var. "Neden benim çocuğum falancanınki gibi uyumuyor? Falancanınki gibi yemiyor?" İtiraf edelim, kriz anlarında hepimiz bu cümleyi kurduk. Böyle düşündüğümüz içinde pişman olduk, duygulandık. Maalesef, hormonlar doğum sonrası da peşimizi bırakmıyor :)) Ben, kızım büyüdükçe her çocuğun özel olduğunu, gelişiminde diğer çocuklardan farklı özellikler sergileyebileceğini anladım. Eleştirilerin birçoğunu cebime koydum, birçoğuna kulağımı tıkadım. Büyüme ataklarımızı, sendromlarımızı okuyarak edindiğim bilgilerle atlattım. 2 yaş sendromunu en yüksek seviyede yaşıyoruz. Krizleri atlatmanın bizim yaşamımızda iki büyük sırrı var. Biri, kriz konusunu, reddedemeyeceği birşeyle değiştirmek, ikincisi ise, hiçbirşey yapmamak :))) ve başka bir ayrıntı çocuk ağlamasın, üzülmesin diye elde etmek istediği şeye uygun değil ise "evet" dememek. Mina'nın şirin hallerinin dışında kriz anındaki fotosunu paylaşmak istedim. Videomuzda xlargeanne instagram hesabımızda. Çünkü, benimle ve Mina'yla tanışan herkes, "Ne kadar uslu bir çocuğun var" diyor. Aslında, her çocuk kadar uslu, her çocuk kadar yaramaz. Bu videoda ağlamasının sebebi ise, "Neden oturmuşum, ayakta beklemeliymişim..." :)))

16 Haziran 2016 Perşembe

Nurtopu Gibi Blog

Herkes benden ikinci çocuğu beklerken, benim nurtopu gibi bir blog'um oldu. :) Artık hem çocuklu, hem blogluyuz. Altı bağlanmıyor. Mama, emzirme talepleri yok. Uyandırmıyor. Kesinlikle tavsiye ederim. Düşündürüyor. Okuma şevkimi arttırıyor. İlk çocuk üstüne iyi geldi vesselam :):)

13 Haziran 2016 Pazartesi

Merhaba! :)

Ben XL anne. Bloğumun adından dolayı aklınıza kilolarım gelmesin. Bu konuya ayrıca değineceğim :)) Hem kendim hem çocuğum için benim de olmazsa olmazlarım var. Ama "boşver", "birşey olmaz" kelimelerim ağır bastığı için kendimi large (geniş) anne olarak tanımlayabilirim. Annelik, muhteşem bir deneyim, çok çetrefilli bir yolculukmuş. Biliyorum, her anne ve bebeği/çocuğu kendine özel. Takipçisi olduğum her blog ya da anne/bebek sayfalarında hepimiz gibi kendimden birşeyler buluyordum. Bir de, her annenin yaşadığı gibi kendime ve bebeğime özel deneyimlediğim şeylerde. Tam da, bu noktada blog açıp açmama konusunda kararsız kalmışken, benim gibi taze blogger bir arkadaşım sayesinde blog açmaya karar verdim. Böylece hem bebeğime güzel bir anı biriktirmiş, hem de 12 yıllık iş hayatını satış yöneticiliği görevindeyken bebeği için bıraktıktan sonra benim birşeyler üretmem lazım diye sürekli hayıflandığım aile ve arkadaşlarımı kendimden kurtarmış olacağım :):) E, o zaman hoşgeldiniz dünyamıza. Bende hoşbuldum blogger dünyası ;) Sevgiyle ve takiple kalın...